Wednesday, February 28, 2007

"Aslında korkulacak bir şey yoktu ortalıkta,
Her şey naylondandı, o kadar!"

TURGUT UYAR

Tuesday, February 27, 2007

Keyfe mettefak!!!

THE FLY
it's no secret that the stars are falling from the sky.
it's no secret that our world is in darkness tonight.
they say the sun is sometimes eclipsed by a moon.
y'know i don't see you when she walks in the room.

it's no secret that a friend is someone who lets you help.
it's no secret that a liar won't believe anyone else.
they say a secret is something you tell one other person...
so i'm telling you... child.
a man will beg.
love we shine like a a man will crawl. burning star.
on the sheer face of love we're fallin' from like a fly on a wall.
the sky.... tonight.

it's no secret at all.
it's no secret that a conscience can sometimes be a pest.
it's no secret ambition bites the nails of success.
every artist is a cannibal. every poet is a thief.
all kill their inspiration and sing about the grief.
a man will rise.
love we shine like a a man will fall. burning star.
from the sheer face of love we're fallin' from like a fly from a wall.
the sky.... tonight.

it's no secret at all. oh yeah...
it's no secret that the stars are falling from the sky.
the universe exploding 'cosa one man's lie.
look i gotta go. yeah i'm running outta change.
there's a lot of things...
if i could i'd rearrange.

Thursday, February 22, 2007

YOU MAKE MY HEARTBEAT!..


Paul Auster Röportajı- 22 Şubat 2007


- Gerçek, tamamen onu nasıl algıladığınıza bağlı bir şeydir
Nesnel gerçeklik diye bir şey yoktur ki. Her şey ona nasıl baktığımıza bağlıdır. Gerçek, büyük ölçüde kültürel bir gelenektir ya da bireylerin algılayış biçimlerine göre farklılık gösterir.
Gerçeğin gündelik yaşam içerisinde bir ayarsızlığı, umulmadık bir anda kendini var ediş biçimi vardır. Aslında bunu herkes bilir. Ama çoğu insan kabul etmek istemez. Çok rahatsız edicidir gerçeğin kontrol altına alınamayacak oluşu. Zira insanlar umduklarını bulmak ister. Oysa gerçeğin böyle bir ayarı yoktur. İşin aslı umulduğu gibi değildir yani. Son derece çılgın, umulmadık şeyler olur dünyada. Sürekli

- Bir insan kendine erişemezse ötekinin sınırına eremez
Bence kimlik dediğimiz sabitlenebilecek bir şey değildir. Bir insan ya da karakter -adına ne dersek diyelim- bir tayf gibidir. Renkli bir tayf. Ya da içinde bir sürü nota bulunan bir klavye. Hemen her zaman değişiriz. Düşüncelerimiz, tavırlarımız, içinde kendimizi bulduğumuz koşullar. Değişiriz. Atlamalar yaparız. Bu arada kendimizi ve kim olduğumuzu anlamaya çalışırız. Ama asla tam manasıyla kim olduğumuzu bulamayız. Bu ne zamana kadar sürer? Bir kriz anı... Beklenmedik gelişmeler... Aniden baş gösteren sıkıntılar. Bu nokta bana çok ilginç geliyor. İşte tam bu nokta. Gerçek bir sıkıntıyla yüzleşme anı.
Kendiniz... Bilemezsiniz. Hiçbir zaman bilmezsiniz gerçekten kim olduğunuzu. Bu her zaman bana müthiş bir fikir olarak gelmiştir.

Monday, February 12, 2007

OF NOT BEING A JEW

bana bırakılan neyse ona burun kıvırdım
gittim bir kuyudan su çektim
halka boynumdan geçti
geçti boynuma kemend
d harfine bak dedim nasıl da soylu duruyor sonunda kelimenin
harfe bak, harfe dokun, harfin içinde eri
harf ol harfle birlikte kıyam et
harf of harfler ummanına bat
çünkü gördüm ne varsa sonunda kelimenin
çünkü böndür altında kaldığım töhmet
uğradığım kinayeler bön ve berbat.

Evet, ilmektir boynumdaki ama ben
kimsenin kölesi değilim
tarantula yazdılar diye göğsümdeki yaftaya
tarantulaymış benim adım diyecek değilim
tam düşecekken tutunduğum tuğlayı
kendime rabb bellemiyeceğim
razı değilim beni tanımayan tarihe
beni sinesine sarmayan
tabiattan rıza dilenmeyeceğim.

Gittim su çekdim en derin kuyudan
en hileli desteden
kendi kartımı çektim
yaktım belgeleri
bütün tanıkları yoketmek için
ricacıları öldürdüm
onlar bu dumanlı dünyanın
beni nasıl özlediğini görmüş olabilirdi
gerçekten özlemişti beni dünya öze çekmişti
özüm gelinceye kadar bana temas etmişti
bu dokunuş parlatınca beni
benden biraz dünya
isteyen ricacıları
öldürdüm ve kıtal bitti.
Yazık.
ismet özel

Thursday, February 8, 2007

"...çok daha sonra başına gelen şeyler hakkında düşünebildiğinde, şanstan başka hiçbir şeyin gerçek olamayacağı hükmüne varacaktı. Ama bu çok sonraydı.Başlangıçta sadece olay ve sonuçları vardı."
cam kent
‘Bunlar İmparator’a bakan gözler’ diye düşündüm. Ama hiç kimse bu heyecanımı paylaşmıyordu, hatta anlamıyorlardı bile. Hayat böyle küçük yalnızlık kırıntılarından ibarettir...”
camera lucida

DON'T COME KNOCKING


gök boş nereye bağlasam atımı

Ölü Timur Gökyüzüne Bakıyor

Ordum kalabalıktı, ölüm kalabalık,
Nereye bağlasam atımı? Gök boş.
Bir o kalmıştı alınacak daha
Yeryüzü sınırına vardığımda.
Ama gündüz mü öncedir, gece mi?
Vaktimdi geniş alınlı toprak
Zaman hem ileri gidiyor hem geriye
And olsun gecelerin çivisine.
Ve her an özdeşi bir öncekinin
Gökte ve yerde gizli bir şey yoktur
Ve hiçbir şey hiçten daha gerçek değildi
Bitecek miydi gökleri de alsam?
Olanı biteni baştan başladım yaşamaya
Utkuların ödülü yalnızlık, unutmam
Atımın üstünde esneyip gülümserdim
Tenimi bir hüzün kaplardı kimi zaman
Benimi yitirirdim acılar içinde
Baştan baştan. Bu ceza ne kadar sürecek böyle?

Sizler hepiniz su ve toprak olun
Bir daha yaşamayın yaşadığınızı
Ben gece doğdum gündüz diye
Uyuyan çiçeği gördüm tacı kapalı
Tüfeksiz bir yürek verdi bizlere tanrı
Ve toprak eşittir yıldızlı göğe.
Sıkıldım. Sıkıyor beni bu zamansızlık.
Benliğime yargılıyım sonuna kadar.
Her şey olduğu gibiydi ne korkunç!
Yaprağın tozuna benzer insanın tozu
Ve tanrı kim olursa olsun
Tomurcuklanır o, sonra da solar.
Baştan baştan. Özerk bir köleydim ben
Bir uyur gezer gururuydum ben
Tabutun içinde eksik bir ölüydüm ben
Başımızı öne eğdiren tipi
Çarpıp duran kapıydım ben.
Gök boş. Nereye bağlasam atımı?
Sessizlikti benim kalabalığım
Bir ölümden başka bir ölüme dek
Yalnız ben isterdim ve kendim paylaşırdım
Özgür insan isteğini istemekle beslenir
Gök boş. Nereye bağlasam atımı?

Melih Cevdet Anday